Leyla İle Mecnun
Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur
Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır
Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar Okulda başlayıp gittikçe alevlenen
bu macerayı Leyla'nın annesi öğrenir
Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermez
Kays okulda Leyla' yı göremeyince üzüntüden çılgına döner,
başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar
Mecnun' un babası, oğlunu bu durumdan kurtarmak için Leyla'yı isterse de Mecnun
(deli, çılgın) oldu diye Leyla' yı vermezler Leyla evden kaçarak, Mecnun' u çölde bulur
Halbuki o, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve
mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştir Bu sebeple Leylâ' yı tanımaz
Babası Mecnûn' u iyileşmesi için Kâbe' ye götürür
Duâların kabul olduğu bu yerde Mecnûn,
kendisindeki aşkını daha da arttırması için Allahü Tealâya duâ eder:
"Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni
Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni"
Duâsı neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar
Diğer tarafta ise Leylâ da aşk ıstırabı içindedir
Bir zaman sonra âilesi, Leylâ' yı İbn-i Selâm isimli zengin ve îtibârlı birine verir
Ancak, Leylâ kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de
mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm' ı vuslatından uzak tutmayı başarır
Mecnûn, çölde, Leylâ' nın evlendiğini arkadaşı Zeyd' den işitince çok üzülür
Leylâ' ya acı bir sitem mektubu gönderir
Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn' a anlatır
Kendisini anlamadığından dolayı o da sitem eder
Bir müddet sonra Mecnûn' un âhı tutarak İbn-i Selâm ölür Leylâ baba evine döner
Bir çok tereddütten sonra her şeyi göze alarak, Mecnûn' u çölde aramaya başlar
Fakat Mecnûn, dünyadan elini eteğini çekmiş ilâhî aşk yüzünden Leylâ'nın
maddî varlığını unutmuştur Leylâ, çölde Mecnûn' u bulduğu hâlde, Mecnûn onu tanımaz
Leylâ onun erdiğini anlarsa da yine onsuz yaşayamaz Hastalanıp yataklara düşer
Kısa zaman sonra da ölür Mecnûn, Leylâ' nın ölüm haberini öğrenir
Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler;
"Ya Rab manâ cism ü cân gerekmez
Cânânsuz cihân gerekmez"
Der, kabri kucaklayarak ölür
Bir müddet sonra Mecnûn' un sâdık arkadaşı Zeyd rüyasında,
Cennet bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür
Bunlar kimdir? diye sorunca, derler ki:
"Bunlar Mecnûn ile onun vefalı sevgilisi Leylâ' dır Aşk yoluna girip temiz öldükleri,
aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada buluştular"
LEYLA ve MECNUN
Ey Rabbim! Aşk belasıyla beni tanıştır
Beni bir an bile olsa; aşk belasından ayırma!
Detlilerden yardımını uzak tutma
Yani beni daha çok belalara müptela eyle!
Ben var oldukça, beladan, isteğimi uzaklaştırma!
Ben belayı isterim, çünkü bela da beni ister
Sevgi belasıyla ağırbaşlılığımı gevşetme!
Ta ki dostlar beni kınayıp vefasız demesinler!
Gidip geldikçe, sevgilimin güzelliğini arttır,
Sevgilimin derdine beni daha çok mübtela et
Ben nerede, mevki ve itibar kazanma nerede?
Bana yoksulluk ve yokluk ulaşma kabiliyeti ver
Senden ayrıyken, bedenimi öyle zayıf kıl ki,
Bahar yeli beni sana kavuştursun
Fuzûlî' nin nasibi gibi beni gururlandırıp,
Ey Rabbim, asla beni bana bağlı kılma!
Sonunda yar, ağlayıp inlememize acıdı ve
Bugün hüzünler evimize ayak bastı
Gözyaşı yağmurum, demek, öyle tesir etti ki,
Gül bahçemizde taze bir gül dalı düşürdü
Ah ateşinin bizi yaktığı,
Ayrılık gecesini aydınlatan meş' aleden bellidir
Eğer ağlayan gözümüzde uyku olsaydı,
Bu kavuşma uyku halinde görülen bir rüya demek mümkün olurdu
Gördüğümüz bir hayal mi?
Yoksa sevgilinin yanımıza geleceği aklımıza bile gelmezdi
Ey can ve gönül! Sevgili, misafirimiz oldu!
Neyimiz varsa, misafirimizin ayaklarına dökelim
Ey Fuzûlî! Sevgilinin kasdı, canımızı almakmış
Gel Güzel uğruna can vermeyi kendimize bir borç bilelim
**
Fuzûli' nin 1535' te yazdığı
Leylâ ve Mecnûn adlı mesnevîsi